Cevdet Yılmaz, 2026-2028 Orta Vadeli Programını açıkladı

Cevdet Yılmaz, 2026-2028 Orta Vadeli Programını açıkladı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 2026-2028 Orta Vadeli Program Lansmanında konuştu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2026-2028 Orta Vadeli Program’a ilişkin, ‘Enflasyonun program sonunda tek haneye kalıcı inmesini hedefliyoruz. Türkiye ekonomisi, program dönemi sonunda çok daha güçlü bir tabloya kavuşacaktır.’ dedi.

Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde “2026-2028 Orta Vadeli Program Lansmanı”nda yaptığı konuşmada, “Cumhurbaşkanımızın güçlü siyasi iradesiyle ortaya koyduğumuz ekonomi programımız başarıyla uygulanmakta, somut sonuçlarını da birlikte görüyoruz.” dedi.

Menfi hadiselere rağmen temel makroekonomik politika yaklaşımının sürdürüldüğüne, mali disiplin ve sürdürülebilir büyüme hedefinden sapma olmadığına dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti: “Dünyada enflasyonla mücadelenin devamı ve parasal gevşeme döngüsünün ötelenmesi ve artan jeopolitik gerilimlere rağmen Türkiye ekonomisi dengeli görünümünü korumaktadır. 2026, 2027’de cari işlemler açığının milli gelire oranının sırasıyla yüzde 1,3 ve yüzde 1,2 seviyesine gerilemesi, 2028 itibarıyla yüzde 1 düzeyine inmesi hedeflenmekte. Cari işlemler dengemizde sağlayacağımız iyileşme, Türkiye’nin dış finansman ihtiyacını da önemli ölçüde azaltacaktır. Son iki yıldaki politikalarla, uluslararası rezervlerimiz önemli tutarda artarak tarihi yüksek seviyelere çıkmış, ekonomimize güveni daha da artıran bir düzeye ulaşmıştır.”

Türkiye ekonomisi, program dönemi sonunda çok daha güçlü bir tabloya kavuşacak

Bütçe açığının milli gelire oranı 2025 yılında yüzde 3,6, 2026’da yüzde 3,5, dönem sonunda ise yüzde 3’ün altında öngörüldüğüne işaret eden eden Yılmaz, “2026 yılında büyümenin yüzde 3,8’e, 2027’de yüzde 4,3’e ve 2028’de yüzde 5’e ulaşmasını hedefliyoruz.” diye konuştu.

Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Enflasyonun 2025’te yüzde 28,5’e, 2026’da yüzde 16’ya, 2027’de yüzde 9’a ve 2028’de yüzde 8 seviyesine gerilemesini, program sonunda tek haneye kalıcı inmesini hedefliyoruz. İzlenen politikalar ve sağlanacak kazanımlarla Türkiye ekonomisi, program dönemi sonunda, çok daha güçlü bir tabloya kavuşacaktır. 2028’in sonunda makroekonomik istikrarın kalıcı biçimde sağlandığı, sürdürülebilir büyümenin tesis edildiği bir ekonomik yapı inşa etmiş olacağız. İlk defa milli gelirimiz 1,9 trilyon dolara yaklaşacak, kişi başına düşen gelir 21 bin dolar seviyesine çıkacaktır.

Turizm gelirlerimiz 75 milyar dolara ulaşacak, işsizlik yüzde 8’in altına indirilecek, tek haneli enflasyonla fiyat istikrarı kalıcı olarak sağlanacak. Enflasyon hedeflemesi çerçevesinde para politikasına, maliye ve gelirler politikalarıyla tam bir uyum içinde destek sağlanmaya devam edilecek. Tarımdan gayrimenkule, perakendeden enerjiye kadar her alanda üretim kapasitesini artıracak, arz güvenliğini güçlendirecek adımlar atacağız. Yeni OVP döneminde hayata geçireceğimiz politika ve reformlar, Türkiye ekonomisini sadece bugünün ihtiyaçlarına değil, Türkiye Yüzyılının fırsatlarına da hazırlayacaktır.”

Yüksek gelirli ülkeler grubuna adını yazdıran bir Türkiye’ye ulaşmış olacağız

“Ülkemizin dış denge görünümünde önemli bir güçlenmeye işaret eden düşük cari işlemler açığı, ekonomimizin dış finansman ihtiyacının belirgin şekilde azaldığını ortaya koymaktadır. Bu olumlu görünüm, yeni OVP dönemi için de atılacak yapısal adımlarla daha da pekiştirilecek ve kalıcı hale getirilecektir” şeklinde konuşan Yılmaz, son iki yıl içerisinde, KKM hesaplarının toplam mevduat içindeki payının yüzde 26,2’den yüzde 1,7’ye kadar gerilediğini, KKM hesaplarının açma ve vadesinin uzatılması uygulamasının 23 Ağustos itibarıyla sonlandırılmasıyla 2026 içinde bu hesapların tamamen kapanacağını belirtti.

Cevdet Yılmaz, son iki yılda brüt rezervlerin yaklaşık 80 milyar dolar arttığını, böylece rezervlerin ağustos ayı sonu itibarıyla 178,4 milyar dolar seviyesine ulaştığını, ekonomide sağlanan kazanımlar sayesinde risk priminin de 700’lü seviyelerden 5 Eylül itibarıyla 270 seviyesinin de altına gerilediğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Enflasyonda kesintisiz düşüş, büyümede dengelenme, cari açıkta iyileşme, Türk lirasına artan güven, tarihi yüksek rezervler, gerileyen risk primi ve depremin etkisine rağmen iyileşen bütçe görünümüyle, ekonomi politikalarımızın somut ve kalıcı sonuçlar üretmeye başladığı net bir şekilde görülmektedir. Kararlılıkla uyguladığımız politikalar sayesinde, Türkiye Yüzyılı’na yaraşır bir şekilde tarihe geçen bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu çerçevede, 2025 yılını tamamlarken, programımızın en temel performans göstergeleri olarak, ilk defa 1,5 trilyon doları aşan bir milli gelir büyüklüğüne sahip olacağız, yine ilk defa kişi başına 17 bin doların üzerine çıkan bir milli gelirimiz söz konusu ve yine ilk defa, Dünya Bankasınca yapılan sınıflandırmaya göre yüksek gelirli ülkeler grubuna adını yazdıran bir Türkiye’ye ulaşmış olacağız. Bu yıl sonu itibarıyla bu rakamlar gerçekleşmiş olacak. Gelecek yıl bu rakamları tabii ki kesinleşmiş bir şekilde görmüş olacağız.

Böylece ülkemiz 2025 yılı sonu itibarıyla dünyanın 16’ncı, Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisi konumunda olacak. 2002 yılında dünyada 21’inciydik nominal dolar bazında. Bugün 16’ncıyız. İleride daha iyi sıralara da yükseleceğiz. Satın alma gücü paritesiyle bakarsanız bu sıralamalarımız çok daha iyi bir noktada. 2002 yılında 239 milyar dolar hacme ve kişi başı 3616 dolar gelire sahip bir ülkeden bugün ulaştığımız bu rakamlar, sadece ekonomimizin gücünü değil, milletimizin azmini ve kararlılığını da göstermektedir. Bu büyük atılımın temelinde güçlü ve kararlı liderlik, siyasi istikrar ve programlı çalışma anlayışı yatmaktadır.”

Temel emtia kalemlerinde yatay ve ılımlı bir seyir beklenmektedir

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) son tahminlerine göre 2024 yılında yüzde 3,3 olarak kaydedilen küresel büyümenin, 2025’te yüzde 3’e, 2026’da ise yüzde 3,1 seviyesine gerilemesinin beklendiğini aktaran Yılmaz, 2027 ve 2028 yıllarında ise büyümenin yüzde 3,2 civarında dengeleneceğinin öngörüldüğüne işaret etti.

Yılmaz, 2024’te yüzde 3,5 oranında büyüyen dünya ticaret hacminin 2025’te tarife artışları devreye girmeden öne alınan talep nedeniyle yıl genelinde yüzde 2,6 arttıktan sonra 2026’da yüzde 1,9’a kadar gerilemesinin beklendiğini dile getirerek, “Dolayısıyla zayıf büyüme görünümü artan korumacılıkla baskılanmakta, büyüme ile ticaret arasındaki makas ciddi şekilde açılmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

Cevdet Yılmaz, son yıllarda enerji ve gıda fiyatlarında yaşanan sert dalgalanmaların, hem küresel enflasyon üzerinde baskı oluşturduğuna hem de enerji ithalatçısı konumundaki ülkeleri, dolayısıyla Türkiye’yi doğrudan etkilediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: “IMF projeksiyonlarına göre, 2025-2026 döneminde hem enerji hem de diğer temel emtia kalemlerinde yatay ve ılımlı bir seyir beklenmektedir. Emtia fiyatlarındaki ılımlı seyir, ülkemiz açısından pozitif bir dışsal koşul sunmaktadır. Zira söz konusu istikrarlı görünüm, hem maliyet baskılarını azaltmakta hem de makroekonomik dengelenmeyi kolaylaştırmaktadır. Dolayısıyla enflasyonla mücadelemizi desteklemekte ve cari işlemler dengesini iyileştirmektedir.”

Türkiye ekonomisi, program dönemi sonunda çok daha güçlü bir tabloya kavuşacak

Bütçe açığının milli gelire oranı 2025 yılında yüzde 3,6, 2026’da yüzde 3,5, dönem sonunda ise yüzde 3’ün altında öngörüldüğüne işaret eden eden Yılmaz, “2026 yılında büyümenin yüzde 3,8’e, 2027’de yüzde 4,3’e ve 2028’de yüzde 5’e ulaşmasını hedefliyoruz.” diye konuştu.

Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Enflasyonun 2025’te yüzde 28,5’e, 2026’da yüzde 16’ya, 2027’de yüzde 9’a ve 2028’de yüzde 8 seviyesine gerilemesini, program sonunda tek haneye kalıcı inmesini hedefliyoruz. İzlenen politikalar ve sağlanacak kazanımlarla Türkiye ekonomisi, program dönemi sonunda, çok daha güçlü bir tabloya kavuşacaktır. 2028’in sonunda makroekonomik istikrarın kalıcı biçimde sağlandığı, sürdürülebilir büyümenin tesis edildiği bir ekonomik yapı inşa etmiş olacağız. İlk defa milli gelirimiz 1,9 trilyon dolara yaklaşacak, kişi başına düşen gelir 21 bin dolar seviyesine çıkacaktır.

Turizm gelirlerimiz 75 milyar dolara ulaşacak, işsizlik yüzde 8’in altına indirilecek, tek haneli enflasyonla fiyat istikrarı kalıcı olarak sağlanacak. Enflasyon hedeflemesi çerçevesinde para politikasına, maliye ve gelirler politikalarıyla tam bir uyum içinde destek sağlanmaya devam edilecek. Tarımdan gayrimenkule, perakendeden enerjiye kadar her alanda üretim kapasitesini artıracak, arz güvenliğini güçlendirecek adımlar atacağız. Yeni OVP döneminde hayata geçireceğimiz politika ve reformlar, Türkiye ekonomisini sadece bugünün ihtiyaçlarına değil, Türkiye Yüzyılının fırsatlarına da hazırlayacaktır.”

Haber Merkezi
ADMINISTRATOR
PROFİL