ÇEVRE SORUNLARINA POLİTİKA ÖNERİLERİ

1990’lı yıllardan itibaren dünyadaki değişim sürecinin, 2000’li yıllarla birlikte çoğu ülkeyi ciddi bir şekilde etkisi altına alarak, üretim süreçlerinin çeşitlenmesine; tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin genişlemesine; teknolojik yeniliklere ve internet kullanımının çığır açan etkilerine; nüfus artışına; nitelikli işgücüne; ulaşım imkanlarının iyileşmesine; lojistik sektörünün artan üretimi teşvik etmesine; küresel ve bölgesel işbirliklerinin gelişmesine; dış ticaretteki artışa; tüketimin çeşitlenmesine; sosyo ekonomik yapıların değişimine; ticari ve finansal entegrasyonu artırarak ülke ekonomileri üzerinde genel olarak olumlu etkilere vs. neden olmuştur. Bütün bu vb. gibi dinamiklerin, hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde, reel ekonomik büyümeyi olumlu etkilediği görülmektedir. Ancak, ekonomik büyümenin olumlu yanına rağmen, tüm bu gelişmelerin özellikle çevresel bozulmalara olan etkileri görmezden gelinerek, tüm topluma önemli maliyetler yüklemeye başlamıştır. Enerji ihtiyacının artması ve fosil kaynaklarla bunu gidermenin doğadaki tahrifatı, çevresel maliyetleri göz ardı eden üretim yöntemlerinin çevresel bozulmayı hızlandırması, ülkeler arası artan rekabetin çevre kalitesini düşürmesi, üretimin artmasıyla çevresel bozulma arasında bir birlikte değişimi ortaya koymaktadır.

Çevre dostu olmayan her tüketim ve üretim süreci, özellikle fosil yakıtların sera gazı emisyonlarını artırarak küresel ısınmaya, ekolojik dengenin bozulmasına sebep olarak, canlı yaşamını tehdit eder hale gelmektedir. Bu çevresel tehditler, çeşitli çevre göstergelerinin daha yakından takip edilmesini ve göstergelerin politika yapıcılar tarafından dikkate alınmasını gerekli kılmaktadır. Çünkü dünyadaki olumlu gelişmelerin ülkelerin ekonomik gelişmelerine sunduğu olanaklar, çevresel sürdürülebilirlik hedefleriyle dengelenemediği takdirde, uzun vadede ekonomik istikrarı da tehlikeye atabilecektir. Bundan ötürü, çevre dostu politikaların teşvik edilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması ve enerji verimliliğini artıran teknolojilerin desteklenmesi önemli konular olarak gündem oluşturmaktadır. Ekonomik ve çevresel hedeflerin birlikte değerlendirilmesi, sadece bugünkü nesillerin refahını değil, gelecek kuşakların yaşam koşullarını da güvence altına almak açısından hayati bir gereklilik olarak belirtilebilir.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için çevre kalitesinin iyileştirilmesine dair çeşitli öneriler geliştirilebilir: 1. Gelişmekte olan ülkelerde, büyüme stratejileri çevresel sürdürülebilirlik ile uyumlu hale getirilmelidir. Çevre dostu teknolojilerin benimsenmesi, yeşil enerji yatırımlarının teşvik edilmesi ve çevreyi kirleten sektörlere yönelik daha sıkı düzenlemelere gidilmelidir. 2. Küreselleşme ve entegrasyondan kaynaklanan üretim artışını çevre üzerindeki etkilerini minimize etmek için, gelişmekte olan ülkeler dış ticaret ve yatırımlarını çevreyi gözeten standartlara dayandırmalıdır. Örneğin, çevreyi kirleten endüstrilerin iç pazara girmesini engelleyen düzenlemeler oluşturulabilir. 3. Gelişmiş olan ülkelerin sanayileşmiş yapıları, yüksek enerji tüketimi ve karbon emisyonları ile çevreye önemli ölçüde zarar vermektedir. Bu nedenle, çevreyi koruyan düzenlemelerin daha sıkı hale getirilmesi ve çevreye zararlı sanayi kollarının dönüştürülmesi gerekmektedir. Ayrıca, yeşil ekonomi ve döngüsel ekonomi gibi alternatif yaklaşımlar desteklenmelidir. 4. Üretime katkı yapan ülkelerin sorumlu tedarik zincirleri oluşturması, çevre dostu malzeme ve ürün kullanımını artırması gerekmektedir. 5. Çevre eğitimi ve çevre farkındalığını artırmak, toplumun çevre konusunda daha duyarlı hale gelmesini sağlayacaktır. Bu, aynı zamanda çevre politikalarının toplum düzeyinde daha geniş destek bulmasını sağlayabilir. 6. Çevresel kirliliğin canlı yaşamı üzerindeki olumsuz etkileri azaltılmalıdır. 7. Çevre dostu şehirleşme, ulaşım sistemleri ve sosyal refah politikaları bir arada uygulanmalıdır. Ayrıca, düşük gelirli toplumlar için çevresel riskleri azaltan politikalar geliştirilmelidir. 8. Gelişmekte olan ülkelerin yeşil sanayilere yatırım yaparak çevresel etkiyi azaltacak politikalar uygulanabilir. Gelişiş ülkelerin ise mevcut sanayilerinde sürdürülebilirliği artıracak düzenlemeler getirilebilir. Bu, çevre dostu teknolojiler ve yenilikçi çözümler ile sağlanabilir. 9. Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerle çevre dostu teknolojilerin transferini teşvik etmelidir. Ayrıca, küresel çevre sorunlarının çözülmesinde uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi gerekmektedir. 10. Gelişmekte olan ülkeler için, büyüme hedeflerinin çevresel sürdürülebilirlikle uyumlu hale getirilmesi önemlidir. Gelişmiş ülkelerde ise, sosyal adalet ve çevre koruma arasındaki dengenin güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu, çevresel adaletin sağlanması için sosyo-ekonomik eşitsizlikleri göz önünde bulunduracak politikalarla mümkün olabilecektir.