İşletmeler için hayatta kalabilmenin yolu olan ihracat, ihracat yapabilme koşullarının en zor olduğu bu zamanlara denk geldi. Enflasyon probleminden kurtulabilmek için uygulanan değerli Türk Lirası reçetesi, ihracatçının en zorlandığı konulardan birisi oldu. Buna ilaveten İsrail, Rusya, Ukrayna, Suriye ve İran gibi yakın komşularımızda yaşanan politik kargaşalar ihracat pazarlarını iyiden iyiye daralttı.
İhracatı hiç olmadığı kadar önemli kılan iki sebep mevcut. Bunlardan ilki ihracat bedellerinin Türk Lirası’na çevrilme şartını uygularken, şartları gerçekleştiren firmalar için %2 döviz dönüşüm desteği uygulanmasıdır. Kısaca özetlemek gerekirse, döviz dönüşüm desteğinden yararlandığı dönem boyunca hem kendileri hem de dolaylı ortaklığı vasıtasıyla döviz almama sözü veren firmalar, ihracat bedellerini Türk Lirası’na dönerken, TCMB tarafından açıklanan saat başı kurun %2 fazlasından bedellerini Türk Lirası’na dönebilme avantajı elde ediyorlar. Dolayısıyla bir iç piyasa satışa kıyasla firmalar %2 kar marjını devlet eliyle elde ediyorlar.
Bir diğer avantaj ise, ihracat yapabilen firmaların, ihracat taahhütlü ucuz maliyetli reeskont kredilerinden faydalanabilmeleridir. Reeskont kredilerinde kredi faizi peşin tahsil edilir ve bu kredi maliyetini arttırıcı bir rol oynar. Bununla birlikte açıklanan son fiyatlara göre reeskont kredi maliyetleri peşin ödenmiş faiz maliyetiyle birlikte %29 seviyelerine gelmektedir. 1 yıl vadeli reeskont kredilerinde durum böyleyken, 1 yıl vadeli ticari işletme finansman maliyeti %50 seviyelerinin üzerinde seyrediyor. Aradaki bu ciddi makas ihracat taahhütlü reeskont kredilerini oldukça cazip bir hale getiriyor. Üstelik firmalar 1 yıl vadeli reeskont kredilerine karşılık oluşan ihracat taahhütlerini 2 yıl içerisinde tamamlayabiliyorlar ve gerekirse 6 ay da ilave ek süre alabiliyorlar.
Türkiye piyasalarında gün geçtikçe finansmana erişim güç bir hale geliyor. Yayımlanan son kararlara göre makine-teçhizat yatırımı haricinde bankaların firmaları fonlamasının önüne geçiliyor. Türk Lirası cinsinden krediler hem pahalı hem de kısıtlı olduğu için birçok firma döviz cinsinden finansman elde etmeyi tercih ediyordu. Bunu fark eden TCMB, bankaların yabancı kredide büyüme oranını son dört karardan beri azaltıyor. Tek muafiyet deprem bölgesindeki on bir şehire uygulanıyordu ama Şubat ayında yayınlanan karar ile artık bu muafiyet de ortadan kaldırıldı. Firmaların ihracat destekli kredilerden başka çıkar yolu yok gibi görünüyor. Üstelik bu vaziyet, parasal gevşeme başlayana kadar uygulanmaya devam edecek gibi duruyor.
İhracat yapabilmenin hayati önem kazandığı şu günlerde firmaların ihracat departmanlarının bütçelerini arttırmaları elzemdir. Yurtdışı fuarlara özenerek katılmak, rakip analizleri yapmak, ihracat pazar analizi yazılımlarını kullanmak ve yetişmiş ihracat personellerinden oluşan bir departman kurmak, ihracat rakamlarını arttırmak için yapılacak şeylerin başında geliyor. Yeri gelmişken aktarayım. Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası olarak ihracat geliştirme departmanımız vasıtasıyla firmalara pazar analizi ve ihracat yazılımı programlarından yararlandırma destekleri sağlıyoruz. İhracatı önemseyen firmaların mutlaka iletişime geçmelerinde faydalarının olacağını düşünüyorum.
Değerli kur ve sorunlu ihracat pazarları gibi iki büyük engele rağmen ihracata önem vermek gerekiyor. Firma karlılığını arttırmanın yolu şu sıralar ihracattan geçiyor. Tüm okuyanlarımıza sevdikleriyle birlikte geçirecekleri güzel bir Ramazan Bayramı temenni ediyorum.